Her ne kadar mevsimlerden yazı sevmesem, deniz mahsullerini
ağzıma sürmesem ve bırakın yüzmeyi ayağımı bile denize sokmaktan kaçınsam da
bakıldığında doğma büyüme “ada çocuğuyum” dur. Bir şekilde doğduğum seneden
beri her yaz Burgazada’da ev kiralandı ve ben bazen yazın tümünü bazen de
sadece birkaç gününü adada geçirdim. Çocukken her şeyiyle çekici gelen ada, yaş
arttıkça eski değerini kaybetti, artık benden çok iki kızımın hayallerini
süsler, o yaşlarda beni mutlu ettiği gibi şimdi de onları mutlu eder oldu.
Sonuçta bir şekilde adadan kopamaz ve her fırsatta gelir gider olduk. Ben de
çocukluğumdan beri başka işler peşinde koştuğum sokaklar ve ormanlarda son
yıllarımın sevdası peşinde koşmaya başladım.