konu başlıkları

21 Haziran 2012 Perşembe

Adalarda Koşmak




Her ne kadar mevsimlerden yazı sevmesem, deniz mahsullerini ağzıma sürmesem ve bırakın yüzmeyi ayağımı bile denize sokmaktan kaçınsam da bakıldığında doğma büyüme “ada çocuğuyum” dur. Bir şekilde doğduğum seneden beri her yaz Burgazada’da ev kiralandı ve ben bazen yazın tümünü bazen de sadece birkaç gününü adada geçirdim. Çocukken her şeyiyle çekici gelen ada, yaş arttıkça eski değerini kaybetti, artık benden çok iki kızımın hayallerini süsler, o yaşlarda beni mutlu ettiği gibi şimdi de onları mutlu eder oldu. Sonuçta bir şekilde adadan kopamaz ve her fırsatta gelir gider olduk. Ben de çocukluğumdan beri başka işler peşinde koştuğum sokaklar ve ormanlarda son yıllarımın sevdası peşinde koşmaya başladım.

Hakkımda

Fotoğrafım
istanbul, Türkiye
2006 yılında 1.80 boyum ile 110kg olunca zayıflamak için koşsam mı diye düşünmeye başladım. Internet'te bulduğum 8 haftalık bir program gözüme zor gözükmeyince haftada 3 gün, her seferinde de toplam 20 dakika olacak şekilde koşu antrenmanlarına başladım. 8 hafta sonunda durmadan 30 dakika koşabildiğime o an kendim de inanamadım. Bundan sonra ne yapmalı diye düşünürken Amazon.com da "Koşucu Olmayanlar İçin Maraton Antrenmanı" isimli kitabı görüp maraton koşmaya karar verdim. 3 yıl içinde 5 maraton koştuktan sonra ultra maraton koşma fikrini kendime daha yakın buldum. 2010 senesinden beri aklım fikrim uzun mesafe koşularında. Ülkemizde bu sporun az bilinmesi, yapanların az olması ve maraton koşanlar tarafından bile olduğundan zor hatta imkansız olarak görülmesi epey canımı sıkıyor. Bu blog fikri de bu sıkınıdan doğdu. Gördüm ki yazması koşmasından daha zormuş...