konu başlıkları

24 Ocak 2012 Salı

Taşıma Su İle Değirmen

Uzun Koşularda Su Taşıma

Artwork: Water Carrier (Nira Spitz)
Uzun koşularda yanınızda bulundurmanız gereken en önemli destek malzemelerinden birisi de şüphesiz su. Yeterli miktarda su tüketmeden yapılan uzun performanslar tıbbi açıdan çok ciddi sonuçlar doğurabiliyor. Koştuğunuz rota üzerinde doğal veya insan yapısı su kaynakları bulunmuyorsa, yeterli miktar suyu taşımak başlı başına çözülmesi gereken bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Eğer koşu bir yarış ise su sağlanan ara istasyonlar baştan bildirilmiş oluyor, su içme taktiğinizi buna göre belirleyebiliyorsunuz. Patikalar ve dağlarda yapılan çoğu yarışta organizasyon tarafından düzenli aralıklarla su verilse de, koşucuların istasyonlar arası belli kapasitede su taşıyabilecek şekilde donanmış olmaları şart koşuluyor. Su taşımak için tüm dünyanın benimsediği belli başlı yöntemler ve donanımlar var. Hepsinin de kendine göre iyi ve kötü yanlarını sıralayabiliriz, bu konuda tek bir doğrudan bahsetmek pek gerçekçi olmaz. Bu sebeple de her yarışta her koşucunun farklı yöntemler tercih ettiğini görüyoruz. En klasik yöntemleri ve donanımları inceleyelim.
 EL TİPİ MATARALAR

Elde Taşınabilen Mataralar
Bu mataralar, kapasiteleri 200ml ile 750ml arasında değişen plastik şişeler. Pazarda genellikle 600ml civarında mataraların öne çıktığını görüyoruz. Daha düşük kapasitede mataralar uzun koşular için yeterli olmayabiliyor. 100ml ve daha küçük mataralar satışta olsa da bunlar genelde sudan çok enerji jeli ve sıvı besin taşımak için tasarlanmış ürünler. Yurt dışında jeller ekonomik olması açısından 500ml veya 1lt lik şişelerde satılabiliyor, yarış öncesi ihtiyacınız kadar jeli bu tip ufak mataralara doldurarak çantanızın askı kayışında veya bel kemerinizde taşıyabiliyorsunuz.
Jel Taşımak İçin Küçük Şişe

Su mataraları bahsettiğim gibi daha çok 600ml civarında tercih ediliyor. Sanırım bu hacim, ağırlık olarak uzun saatler elde taşındığında kolları yormayacak ve su ihtiyacını karşılayabilecek optimum değer. Ergonomik açıdan bu tip mataraların ele oturması ve rahat taşınması da gerekiyor.
El mataralarının ağız kısımları da koşu şartlarına göre tasarlanmış oluyor. Suyun çıktığı parça elle veya dişle rahatça açılıp kapanacak gibi çözülmüş bir mekanizmadan oluşuyor. Şişenin malzemesi de genelde elle sıkılabilecek şekilde yumuşak plastik. Bunun sebebi, kapalı bir hacimden ağzınıza su aktarmaya çalışırken bir de hava akışı ile boğuşmaya gerek kalmadan basitçe şişeyi sıkarak suyu fışkırtabilme şansınız. Bu sayede engebeli bir zeminde veya yüksek tempoda koşarken matarayı ağzınıza dayamadan, sadece dudaklarınıza yaklaştırıp sıkarak su içebiliyorsunuz, aksi taktirde bu gibi sarsıntılı bir anda matarayı ağzınıza dayamaya çalışmak, dudak ve dişlerinize çarpmasına ve canınızın acımasına yol açabilir. Hafif olmasına rağmen alüminyum mataralar bu sebeple koşu için doğru tercih olmayacaktır.
El tipi mataralarda bulunan bir özellik de el kayışı. Bu kayış mataranın tüm yükünü parmaklarla yaptığınız kavrama hareketine taşıttırmıyor, eli sararak yükü tüm elinize aktarıyor. Dolayısıyla yorgun zamanlarda şişeyi bir de düşmemesi için sıkıca tutmakla uğraşmıyorsunuz. Çoğu marka el matarası bu el kayışına ufak bir cep de ekleyerek ulaşması kolay bir depo alancığı da yaratıyor, buralara jel ve enerji barları gibi kolayca ulaşmanız gereken şeyleri doldurabiliyorsunuz.
Taşıdığınız suyun sözlük anlamında da "göz önünde" olmasının avantajı büyük. Bu sayede hem kalan su miktarını ve buna bağlı olarak tükettiğiniz miktarı kontrol altında tutabiliyorsunuz, hem de görsel temas olduğu için "su içme" ritüeli aklınıza yer ediyor.
Öte yandan denge sorunu yaşayabileceğiniz tipte engebeli bir arazide koşarken ellerinizin dolu olması, alışana kadar rahatsızlık hissi yaratabiliyor.
Herhangi bir su kaynağında kolay ve hızlı şekilde su doldurabiliyorsunuz. Aşırı soğuk veya sıcak hava şartlarında taşıdığınız suyun ısı kontrolü bu tip mataralarda ne yazık ki kolay değil. İzole edilmiş ürünler olsa da dış hava ile doğrudan temas halinde olduğu için içindeki suyu kolay ısıtan veya soğutan sistemlerden bahsediyoruz.
Artı yönleri:
- Ucuz satış fiyatı
- Görsel temas ile su miktarı kontrolü
- Kolay ve hızlı dolum
Eksi yönleri:
- Denge sorunuI
- Isı yalıtımı
- Su sesi gürültüsü

BEL ÇANTASI MATARALARI
Belde Matara Taşıma Çözümü
Bunlar da aslında elde taşınan mataraların bele takılabilecek şekilde çantalar içine yerleştirilmiş halleri denebilir. Kullanılan şişeler kapasite, yapı ve malzeme olarak hemen hemen elde taşınanlar ile aynı. Tek fark, bu mataraların kemerli bel  çantalarına özel gözler içine yerleştirilmeleri. Çanta üzerinde çeşitli boy ve hacimlerde cepler de bulunabiliyor. Taşınan suyun yükü el ve kollara değil doğrudan koşucunun vücuduna biniyor. Bu sayede bel çantalarında daha çok malzemeyi rahatlıkla taşıyabiliyorsunuz. Hatta bazı çantaların dış yüzeyinde bulunan "perlon" denan elastik kayışlara harita, yağmurluk, ceket gibi malzemeleri de sıkıştırabiliyorsunuz.
El mataralarına göre özel ısı yalıtımları daha başarılı olabiliyor, şişelerin girdiği ceplerdebu amaçla izolasyon katmanları kullanılabiliyor.
Artı yönleri:
- Ağırlığı el ve kollara taşıtmaması
- Ek cepler ve perlonlarla gelen hacim artışı
Eksi Yönleri:
- Yüksek fiyatları
- Koşarken sallantı yapması

SIRTTA TAŞINAN SU ÇANTALARI
Su Çantasına En Basit Örnek
Bunlar aslında sifon denen özel su torbalarının taşındığı küçük ve hafif sırt çantaları. Sifon denen parça, yumuşak plastikten imal edilen, ucunda boru ile özel su içme musluğu bulunan bir torba. 2,5lt ye kadar kapasitelerde üretiliyor, en çok tercih edilenleri 1,5 ve 2lt lik olanları. Artık çoğu performans sırt çantasında da bu tip sifonlar için yer bulunuyor. Bu noktada bir uyarı yapmak lazım, bazı markaların bazı modellerinde satış fiyatı içinde sifon bulunmayabiliyor, çantayı aldıktan sonra su torbasını ayrıca satın almanız gerekebiliyor, sifonlar da çok ucuz parçalar değil, aman hesap yaparken bu ayrıntıyı atlamayalım.
Vidalı Kapaklı Sifon

Sifonların su doldurma ağızları da çeşitli şekillerde kilitleniyor, vidalı kapaklar olduğu gibi ağzı komple açılan ve katlanıp sıkıştırılarak kapatılan sifonlar da bulmak mümkün. Kullanım şartlarınıza göre ağzının nasıl kapatıldığına bakmak da önemli. Hızlı bir yarışta su torbasının kapanma detayı ile boğuşmak gereksiz zaman kayıplarına yol açabilir. Veya su torbası çantanın ana hacmi içinde ise ve torbaya ulaşmak için çantanın ana fermuarını açıp dışarı çıkartmanız gerekiyorsa, bu işlem yarış esnasında hele dolu bir çantada epey sıkıntı olacaktır.
Çantaların içinde yer alan sifonların boruları özel bir yarıktan dışarı çıkıyor, askı kayışı üzerine yerleştirilerek ucu gene askı kayışına bağlanıyor. Su içmek için hortumun ucunu ağzınıza sokup, özel musluğun ucundaki tıpayı dişlerinizle çekmeniz lazım. Su içikten sonra da tıpayı tekrar geri itiyorsunuz. Alışınca kolay bir yöntem.
Katlanarak Kapatılan Sifon

Su torbalarını doldurduktan sonra üst kısımda ister istemez bir hava boşluğu kalıyor. Bu havayı boşaltmazsanız attığınız her adımda çalkalanan suyun sesini duyuyorsunuz. Yorgun bir anda ve son derece sessiz bir doğada bu su sesi tahmin edemeyeceğiniz derecede sinir bozucu olabiliyor. Ya da bu durum sizi pek rahatsız etmese de yanınızdaki arkadaşınız için çıldırtıcı boyutta olabilir. Bunu engellemenin en basit yolu, suyu doldurduktan sonra torbanın ağzını kapatıp, tepetaklak edip kalan havanın tümü dışarı atılana kadar suyu emmek. Bundan sonra musluğu kapatıp torbayı normal konumunda çantaya yerleştirirseniz son damlasına kadar boşalsa da ses çıkarmayan bir sifon ile koşabiliyorsunuz. Aynen bel çantalarında olduğu gibi su çantalarının da cepleri hacim açısından kolaylıklar sağlıyor. Dikkat edilmesi gereken bir konu da çantaların sırta iyi oturması.
Çantada ne kadar su kaldığını ancak tahmin veya ağırlık hissi ile ölçebiliyorsunuz. Bu da kısıtlı su erişimi olan yarışlarda sıvı tüketimi kontrolü açısından dert yaratabilir. Bu işin önde giden markalarından Camelbak bu sorun için minik bir su sayacı geliştirmiş, içtiği suyun miktarını hassas ölçmek isteyenler için çözüm olabilir...
Artı yönleri:
- Su taşıma kapasiteri
- Ek hacimler
- Ellerin boşta kalması
- Yükün vücuda dengeli dağılımı
Eksi Yönleri:
- Pahallı fiyat
- Doldurma süresi
- Kalan su miktarı kontrolü zorluğu
- Sırtı terletmesi

Bu klasik yöntemlerden türetilen karma çözümler de mevcut. Mesela el tipi veya bel çantası tipi mataraları sırt çantalarının askı kayışlarına sabitlemek mümkün. Hatta özel pipet sistemleri ile şişeleri bu ceplerden çıkartmadan da su içebiliyorsunuz.
Askı Kayışında Pipetli Mataralar

Veya su torbasını bel çantası içine yayan ve yükü bel hizasında taşıtan modeller de var. Yelek gibi giyilen su torbaları da tasarlanmış. Veya bel kayışlarında matara gözü olan sırt çantaları da var.
Neredeyse Yelek Sayılabilecek Bir Çanta

Sanırım en doğru yol, yapılacak koşunun karakterine göre seçim yapmak, hatta fırsat varsa tüm yöntemleri denemek ve kendimize en yakın olanı benimsemek. Aynı yarışta bile farklı yöntemleri tercih eden koşucular görüyoruz.
Bütün bunların ortak noktası, su olmadan "hiç bir bir yere varılamayacağı"






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hakkımda

Fotoğrafım
istanbul, Türkiye
2006 yılında 1.80 boyum ile 110kg olunca zayıflamak için koşsam mı diye düşünmeye başladım. Internet'te bulduğum 8 haftalık bir program gözüme zor gözükmeyince haftada 3 gün, her seferinde de toplam 20 dakika olacak şekilde koşu antrenmanlarına başladım. 8 hafta sonunda durmadan 30 dakika koşabildiğime o an kendim de inanamadım. Bundan sonra ne yapmalı diye düşünürken Amazon.com da "Koşucu Olmayanlar İçin Maraton Antrenmanı" isimli kitabı görüp maraton koşmaya karar verdim. 3 yıl içinde 5 maraton koştuktan sonra ultra maraton koşma fikrini kendime daha yakın buldum. 2010 senesinden beri aklım fikrim uzun mesafe koşularında. Ülkemizde bu sporun az bilinmesi, yapanların az olması ve maraton koşanlar tarafından bile olduğundan zor hatta imkansız olarak görülmesi epey canımı sıkıyor. Bu blog fikri de bu sıkınıdan doğdu. Gördüm ki yazması koşmasından daha zormuş...