konu başlıkları

26 Kasım 2011 Cumartesi

Black Mountain Thermal Wind Jacket

Geçen sene katıldığım Connemara Ultra Maratonu 'nun hazırlık dönemi belki de yılın en soğuk ve kötü havalarına denk geldi. Bunu öngördüğüm için kötü hava şartlarında kullanabileceğim malzemelerin araştırmasına çok öncesinden başladım. Bu ceket hem yazılan yorumlardan, hem de Dailymile'dan takip ettiğim Jonathan'la yaptığım yazışmalardan sonra ulaştığım bir ürün oldu.

Bu ceketi kullandıktan sonra GoLite markasının başka ürünleriyle de tanıştım ve koşu tekstili alanında başarılı olduklarını düşünüyorum. Ancak bu ceketin yeri o kadar farklı ki, sırf kötü hava antrenmanlarıda değil, günlük kullanımda da vazgeçemediğim bir ürün. Hatta aynısından bir tane daha edinmek için sezon sonu indirimlerini sabırsızlıkla bekliyorum, zira on-line satış firması Rei %40 lara varan indirimler yapabiliyor.
Ürün hakkında okuduklarımdan sonra kargodan gelen paketi ilk açtığımda çok şaşırdığımı ve hatta hayal kırıklığına uğradığımı itiraf etmeliyim. Tüm yorum yazıları beni bir "süper-ceket" beklentisine sokmuş olacak ki, karşıma bildiğimiz "softshell" tarzı bir ürün çıkınca şaşırdım. Ancak ceketi giymeye başlayınca ben de kısa sürede taraftar kervanına katıldım.
Ceketi 4 saat ve üzeri antrenmanlarımda Boğaz kıyısında koşarken gidim. Mevsim itibariyle bu koşular en soğuk günlere denk geldi, hatta çoğunda sert bir rüzgar eşliğinde kar yağdığı da oldu. Boğaz'da kış günlerinde koşanlar özellikle Akıntı Burnu ve Tarabya gibi dönüşlerde esen rüzgarı gayet iyi bilirler, bazen o kadar şiddetli eser ki göz yaşından gözünüzü açamazsınız ve kar taneleri iyi örtünmezseniz kulağınıza kurşun gibi saplanır. İşte bu havalarda koşuya sadece içime uzun kollu bir termal içlik, ara katman olarak bir T-shirt ve dış katman olarak da bu ceketi giyerek çıktım ve gayet yeterli olduğunu gördüm. Antrenman yöntemi olarak koş/yürü sistemini uyguladığım için 4 saat boyunca her biri 3 dakika olacak şekilde yaklaşık 6-7 mola vermem gerekiyordu. Soğuk havalarda en büyük dert yürüme molalarında üşümek. Isınmış bir vücut o kadar sürede soğumaya başlıyor ve tekrar koşuya geçmek epey zor oluyor. Ceket ısı yalıtımı ile bu alanda çok faydalı oldu.
Ürün hafif ve ısıtıcı bir yapıya sahip. Sert rüzgarları kesmesi için göğüs ve kol kısımlarında ciddi bir yalıtım var. Sırt ve kol arkası bölümleri ise hava alabilecek yapıda. Kesim ve dikiş olarak hareketlerinizi kısıtlamıyor. Dar kesim boğaz kısmı fermuarı tam kapatınca boyun çevrenizi iyi koruyor. Ben gene de daha iyi bir boğaz koruması için bu bölgeyi bir Buff ile destekledim, bu sayede hem soğuk hava akışını kesiyor hem de yağmur ve kar sularının yakadan içeri sızmasını engelleyebiliyorsunuz. İki yandaki fermuarlı cepler jel ve gofret tarzı ürünler için gayet yeterli boyutta, eldiven şapka gibi aksesuarları da kolayca sığdırabiliyorsunuz. Şimdiye kadar hiç kapüşonlu ceketlerle koşmadığım için böyle bir alışkanlığım yok, dolayısıyla bu ceketin kapüşonu olmamasını objektif olarak değerlendiremiyorum.
Kısa bir son söz yazmak gerekirse güncel döviz kurlarına göre artık ucuz sayılmasa da ödediğiniz parayı son kuruşuna kadar hakkeden bir ürün. Soğuk havalarda ve zor şartlarda koşmanız gerekecek ise tavsiye edebileceğim bir ceket.
Satın almak için rei ve amazon sayfalarını kullanabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hakkımda

Fotoğrafım
istanbul, Türkiye
2006 yılında 1.80 boyum ile 110kg olunca zayıflamak için koşsam mı diye düşünmeye başladım. Internet'te bulduğum 8 haftalık bir program gözüme zor gözükmeyince haftada 3 gün, her seferinde de toplam 20 dakika olacak şekilde koşu antrenmanlarına başladım. 8 hafta sonunda durmadan 30 dakika koşabildiğime o an kendim de inanamadım. Bundan sonra ne yapmalı diye düşünürken Amazon.com da "Koşucu Olmayanlar İçin Maraton Antrenmanı" isimli kitabı görüp maraton koşmaya karar verdim. 3 yıl içinde 5 maraton koştuktan sonra ultra maraton koşma fikrini kendime daha yakın buldum. 2010 senesinden beri aklım fikrim uzun mesafe koşularında. Ülkemizde bu sporun az bilinmesi, yapanların az olması ve maraton koşanlar tarafından bile olduğundan zor hatta imkansız olarak görülmesi epey canımı sıkıyor. Bu blog fikri de bu sıkınıdan doğdu. Gördüm ki yazması koşmasından daha zormuş...